20 Mart 2018 günü İzmir’de gözaltına alınan tüm okurlarımız serbest bırakıldı.

Baskılar, gözaltılar bizi doğru bildiğimiz yoldan ayıramaz!

Saray rejimi burjuva medya eliyle, yasakları, baskılarıyla önümüzdeki aydınlık günlerin ışığını engellemeye çalışıyor. Oysa bugün Saray rejiminin yaratmaya çalıştığı sessizliğe, karanlığa karşı başkaldıranların inancı ve umudu toprak gibi ezildikçe sertleşiyor, çelikleşiyor.

Sokağı sessiz bırakma çabaları sonuçsuz kalan iktidar; öğretmeninden öğrencisine, kadınından çevrecisine, gazetecisinden akademisyenine, belediye başkanlarından milletvekillerine, işçiye, emekçiye, kısacası kendisine muhalif herkese, operasyonlarla, gözaltılarla, tutuklamalarla göz dağı vermeye çalışıyor.

20 Mart sabahı erken saatlerde 14 okurumuzun evlerine baskın yapılmış, dergimizin İzmir temsilcisinin de arasında bulunduğu 12 okurumuz, polisin düzmece iddialarıyla gözaltına alınmıştı. Arama gerekçelerini kendileri dahi doğru telaffuz edemeyen polisler bazı okurlarımıza ve ailelerine şiddet uygulamıştır. Medya kanalı ile tamamen düzmece, yalan haberler yayarak “örgütsel doküman” ve “çok sayıda silah” ele geçirildiği yazılmıştır.

Okurlarımızın evinde bulunan Kaldıraç dergilerinin hiçbir sayısına ilişkin toplatma kararı olmamasına rağmen 5 sayımıza ilişkin toplatma kararı olduğu söylenerek, dergilerimize polis tarafından el konulmuştur. Bir okurumuzun evinde yapılan aramada ise 1997 yılında polisin ajanlık teklifini reddettiği için öldürülen ortağımız Ali Serkan Eroğlu’nun yayınevimiz tarafından yayımlanan kitaplarına yasaklı denilerek el konulmuştur. Ali Serkan Eroğlu’na ve 1997 yılında işkencede katledilen Bekir Kilerci (Burhanettin Akdoğdu)’ye hala büyük bir korkuyla yaklaştıkları açıktır.

Muhbirleşmenin, insanlıktan çıkmanın propagandasının yapıldığı bugünlerde okurlarımız hakkında bir ihbar olduğu iddia edilmiştir.
Bu ihbarla okurlarımız “terör örgütü propagandası” yapmakla suçlanmıştır. Bahsi geçen ihbarda Aralık ayında İzmir’de Ali Serkan Eroğlu ve Bekir Kilerci’yi anmak için düzenlediğimiz basın açıklamasının “terör örgütü propagandası yapmak” üzere organize edildiği ve Newroz’da da “korsan eylemler yaparak halkı galeyana getireceğimiz” iddia edilmiştir.

Olağanüstü hal koşullarında, neredeyse tüm sokak eylemlerinin polis tarafından saldırıya uğradığı bir dönemde, ses çıkarmanın bütün yollarının kapatılmaya çalışıldığı, sosyal medya paylaşımı yapanların, kitap okuyanların, dergi ve gazete takip edenlerin “terörist” ilan edilerek tutuklandığı bir dönemde, boyun eğmeyenler elbette devletin korkusu olacaktır.

İzmir’in sokaklarında gerçeklerin anlatılması, insani değerlere sahip çıkma çağrıları yapılması, açlığa, yoksulluğa, savaşa hayır denilmesi bir devleti ancak bu kadar korkutabilirdi. Boyun eğmeyenlerin, teslim olmayanların varlığı bir iktidarın elini ayağını birbirine ancak bu denli dolaştırabilirdi. Yapılan ev baskınları, gözaltılar, tutuklamalar, yasaklamalar bu korkunun ifadesidir.

Hiçbir yasak hiçbir baskı bizleri insan kalmanın onurundan mahrum bırakacak kuvvette olamaz. Bir avuç asalak, milyonların adalet, özgürlük ve barış talebini susturamaz.

Okurlarımızın gözaltında bulunduğu 9 gün içerisinde İzmir temsilciliğimize baskın yapılmış, tamamen dağıtılmıştır. Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya, Ali Serkan Eroğlu ve Bekir Kilerci’nin resimlerinin bulunduğu afişlerimiz polis tarafından yırtılmıştır. Çünkü onlar da iyi bilmektedirler, tek bir afiş dahi onların dünyasının karanlığını yırtıp atacak güçtedir.

Daha önece bırakılan iki okurumuzla birlikte, 9. gün tüm temsilci ve okurlarımız somut hiçbir suçlama yapılamadan serbest bırakılmıştır.

Gözaltı-adliye sürecinde ve yapılan basın toplantısı ile destek ve dayanışmalarını gösteren tüm dostlarımız haklı mücadelemize güç katmıştır. Buradan bir kez daha ifade ediyoruz: Direniş ve dayanışma ile kazanacağız.

Biliyoruz ki yıkılmaya yaklaştıkça zalimin zulmü artarmış. Bu zulüm düzenini, sömürü, yağma ve talan düzenini yıkmak için örgütlenmeye devam edeceğiz. Baskılar, gözaltılar çürümüş düzenlerini kurtaramayacak.

KALDIRAÇ
29 Mart 2018