“Bu yasa sosyal bir yıkımdır, mücadeleyi büyütelim!”

İşçi Gazetesi: Merhaba… Okurlarımıza biraz sendikadan bahsedebilir misiniz?

Stephane Enjalran: Solidaires, kamu ve özel sektöre bağlı farklı meslek gruplarından organizasyonları bir araya getiren mesleklerarası bir sendikal federasyondur. 57 meslek grubundan ulusal sendikalar ve neredeyse tüm yerellerde birçok yerel sendika Solidaires’e üyedir. Havacılık, banka ve finans, perakende satış, kültür, eğitim, enerji, turizm, iletişim, güvenlik, taşımacılık, sağlık, sivil toplum örgütleri gibi birçok sektörde örgütlüyüz. Temel perspektifimiz, bir yandan üye sendikaların otonom yapısı ve kimliklerini korurken bir yandan da yeni bir anlayış yaratarak işçilerin çıkarları etrafında birlikte hareket etmeyi güçlendirmektir. Bunun ötesinde, mevcut sendikal krizi aşmayı ve yeni bir yaklaşım yaratmayı, ortaya koyduğumuz pratikle işçileri yeniden kolektif davranmaya ikna etmeyi amaçlıyoruz.

 

‘BU YASA HERKES İÇİN SOSYAL BİR YIKIM’ 

İşçi Gazetesi: İşçi Gazetesi okurları olarak Fransa’da bu süreçte yaşanan işçi haklarına dönük saldırıları ve işçi eylemlerini yakından takip etmekteyiz. Fransa’da yasalaşan kölelik yasasının benzeri olan kiralık işçilik uygulaması Türkiye’de de eşzamanlı olarak yasalaştı. Bize bu yasanın içeriğinden bahseder misiniz?

Stephane Enjalran: Bu proje Fransa yasalarına aykırıdır ve onları tümüyle yok saymaktadır. İşverenin ücretleri arttırmadan çalışma saatlerini arttırmasına olanak sağlayacaktır. Sendikaların gücünü kıracaktır. Bugün tüm sektörler için sektörel çalışma anlaşmaları var ve bu her sektörde tüm işçilerin asgarî haklarını garanti altına alıyor. Bu proje ile tüm anlaşmalar yerel işletmelerde yapılacak. Böylece tüm işçilerin asgarî düzeyde de olsa sosyal hakları ellerinden alınabilecek. Mesela aynı firmanın farklı işletmelerinde uygulamalar değişebilecek. Kısa vadede, bu projenin herkesin haklarını teslim alacağını söyleyebiliriz… Bu herkes için sosyal bir yıkım.

İşçi Gazetesi: Hangi sektörde çalışanlar bu süreçten daha fazla etkilenecek?

Stephane Enjalran: Öncelikle özel sektörün tamamı ve özellikle sendikalaşmanın daha zayıf olduğu küçük işletmeler… Elbette ki kamu sektörü de etkilenecek genel iş yasalarındaki değişikliklere bağlı olarak kamu çalışma yasası da yeniden düzenlenecek. Kamusal eğitimde şimdiden başladı, mesela kısa süre önce öğretmenlerin statüleri yeniden düzenlendi.

İşçi Gazetesi: Bu yasaların işçilere dönük uzun dönemli yansımalarından bahseder misiniz?

Stephane Enjalran: Bunun ne gibi sonuçlar doğuracağını tahmin edebilmek içinde elimizde ABD örneği var. 1947’de Taft Hartley yasaları ile ülkedeki sendikal hareket parçalandı. Bu yasa ile toplu iş görüşmeleri yerelleştirilerek işletme düzeyinde yapılmaya başlandı. Bugün Fransa’da uygulanmaya çalışılan El Khomri yasaları gibi… Taft Hartley yasası işletmelerde referandum yapılabilmesinin önünü açtı. Bu bir kısım çalışanın referandum çağrısı yapabilmesi ve asgari ücret, tatiller gibi konulardaki uygulamaları değiştirebilmesi anlamına geliyor. El Khomri yasalarının önerdiği gibi…

Sonuç: ABD’de sendikal hareket tüm gücünü kaybetti. İşçiler arasındaki dayanışmayı parçalara ayırdı. İşçi haklarından arındırılmış alanlar yaratılabileceğini yani daha az haklara sahip işçilerin çalışabileceğini erken anlayan patronlara hediye sundu, mesela ABD’nin güneyinde… Her şeyin yerel işletmelerde karar verileceğini söylediğiniz zaman, her bir kişinin diğerine karşı savaşının başladığını söylemiş olursunuz. Patronlar: “Bu anlaşmayı kabul etmiyor musunuz, umurumda değil, üretimi ülkenin başka bir yerindeki, bizim için daha iyi kuralların olduğu yani işçilerin daha az korunaklı olduğu başka bir tesise ya da işletmeye taşırız” diyecekler. Bu sadece bir örnek… Daha kötü sonuçları olacak.

 

‘DİĞER SEKTÖRLER DE SÜRESİZ GREVE ÇIKMALI’

İşçi Gazetesi: Takip edebildiğimiz kadarıyla kölelik yasasına karşı yapılan eylemlerde daha çok gençlerin ve öğrencilerin yoğunluklu olduğunu gördük. İşçilerin katılımı ve sendikaların rolü nedir?

Stephane Enjalran: Yasaya karşı ilk eylemler öğrenciler tarafından başlatıldı. Fakat kitleselleşmekte problem yaşadılar ve daha fazla güçlendirilemedi. Bazı üniversiteler greve katılmadı. Paris’teki birkaç okul dışında ortaöğretim öğrencileri hareketlerde yer almadı. Mart ayı ortasında, Ulusal Öğrenci Koordinasyonu temsilcileri ile görüşme yaptık. Hareketin dinamizminin düştüğünü düşünüyorlardı ve sendikaların bir genel grev organize etme zamanı gelmişti. 49,3’ten önce (Fransa Anayasası’nın 49/3’üncü maddesi),[1] hareket daha da güçsüzleşmek üzereydi. Fakat 49,3 deprem etkisi yarattı, harekete güç verdi. Demokrasi yadsınıyor ve polis şiddeti daha da görünür hale geliyordu. Bunlar halk tarafından kabul edilemezdi. Bu harekete ikinci bir soluk verdi.

Bugünlerde petrol, enerji işçileri, liman işçileri mücadelenin merkezinde… Fakat diğer sektörler de süresiz greve çıkılmazsa, onlar da grevi çok uzun süre devam ettiremezler. Mesela 2010 yılında yapılan grev 17 gün sürmüştü. Demiryolu ve ulaşımda çalışan işçiler 31 Mayıs’ta ve 2 Haziran’da greve gidecek. Bu örnekler arttırılmalı.

İşçi Gazetesi: Sendikalar ve özellikle siz nasıl bir tutum sergiliyorsunuz?

Stephane Enjalran: Şu an Fransa’da iki çeşit sendikalaşma var ve bunların perspektifi arasında uçurum var. CFDT, Unsa ve daha sonra CGD hükümetin kendilerinden istediği her şeyi imzalar durumda. Öte yandan FO ve CGT bu süreçte daha mücadeleci davranmak zorunda kaldılar. Solidaires bir yandan ulusal sendikalararası koordinasyon (CGT, FO, FSU, Solidaires) ile hareket ediyor. Öte yandan farklı sendikalarda sendikacıların kolektif çağrıcısı olduğu Nuits Debout hareketi var. Solidaires ayrıca bunun içinde de yer alıyor.

 

‘FARKLILIKLARA SAYGI DUYARAK BİRLİKTE HAREKET EDEBİLMELİYİZ’ 

İşçi Gazetesi: Nuits Debout’tan biraz daha bahsedebilir misiniz?

Stephane Enjalran: Nuits Debout (ND) toplumsal konuları tartışmayı ve ilgili eylemlilikleri gerçekleştirmek için kurulmuş gayri resmi bir hareket. Genellikle iş yasasına ve kemer sıkma politikalarına karşı tavır sergiliyorlar. Bu süreç içinde, bu yasanın uygulanmasının nasıl durdurulacağı tartışılmaya başlandı ve bu konu ile ilgili sendikalarla işbirliği içine girdiler.

Place De la Republique’da yapılan bir toplantıya sendikaları da çağırdılar ve mücadeleleri birleştirmek için ne yapılabileceğini, farklı grevlerin nasıl birleştirilebileceğini tartıştık. Harikaydı. Başlangıçta ND’nin içinde tabi ki sendikacılar da vardı; öğrenciler, halk… Fakat genel olarak sendikaların ve siyasi partilerin bu oluşumu bir araç olarak görmesinden endişeliydiler. Birlikte hareket edebilmek çok önemli bir deneyim oldu. Mesela sendika olarak biz lojistik ve güvenlik açısından destek sağladık. Birlikte hareket edebilmeliyiz ama herkesin kimliğine, farklılıklara saygı duyarak. Zor ama hiçbir zaman unutamayacağım çok önemli bir deneyim oldu.

İşçi Gazetesi: Önümüzdeki günlerde neler olacak? Neler yapılabilir?

Stephane Enjalran: Önümüzdeki günlerde eylemlerin tüm şehirlere ve sektörlere yayılmasını sağlamalıyız. 2 Haziran’da diğer şehirlerde de eylemler olacak. Bunların ötesinde, şu ana kadar greve çıkmamış sektörlerde grevi örgütlememiz gerekiyor.

14 Haziran’da Paris’te merkezi bir eylem olacak. Bu eyleme tüm dünyadan sendikalar davet edildi. Bu eylem için iyi çalışmamamız gerekiyor. Mesela ben eğitim sektöründe çalışıyorum. Maalesef hareket içinde çok fazla kamu çalışanı yok, çünkü kendileri ile ilgilenilmediğini düşünüyorlar ya da öyle düşünmek istiyorlar. Neler yapılabileceği konusunda bir örnek olarak, final sınavları 15’inde başlıyor. Eğer öğretmenler grevi bugünden tartışmaya başlarsa bu iyi bir dinamik yaratır.

İşçi Gazetesi: Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Stephane Enjalran: Bu süreçte Uluslararası Dayanışma ve Mücadeleler Sendikal Ağı’ndaki sendikalardan birçok destek ve dayanışma mesajı aldık. Tüm dünyadan diğer sendikalarla birlikte 14 Haziran’da yapılacak olan merkezi mitinge de katılım sağlayacaklarını ifade edenler oldu. Türkiye’den de sendikaların, DİSK’ten arkadaşlarımızın katılımını umuyoruz. Bu uluslararası dayanışma gerçekten çok güzel.

İşçi Gazetesi: Teşekkürler ve Dayanışmayla…

28 Mayıs 2016/ İşçi Gazetesi

 

1 Fransa Anayasası’nın 49/3’üncü maddesi hükümetlere tanıdığı yetkiyle, önerilen bir yasanın görüşülmeden kabulünü içeren kanun hükmündeki kararnameyi içeriyor. Fransa’daki iş yasası da bu madde devreye sokularak parlamentodan geçirildi