Dayanışma ağları… Kendi kaderimizi ellerimize alalım!

Şu geçen 1,5 ayda ne çok şey öğrendik, öğrenmeye devam ediyoruz.

Canımızı düşünenlerin, aynı koşullarda yaşadığımız, ürettiğimiz, salgın sürecinde tıpkı bizim gibi kaderine terk edilenler olduğunu gördük. Kendi yaşamını tehlikeye atarak çok zor koşullarda binlerce hastaya yetişmeye çalışan sağlık çalışanları olduğunu, ekmeği, sabunu üretenler, market ve kargo işçileri, bizimle aşını paylaşan komşumuz olduğunu gördük.

 Yönetenlerin ise kendilerini ve şirketleri kurtarmaktan başka bir şey için uğraşmadıklarını…

Gördük ki, onların konusu ürettikleri ile var olan milyonlar değil. Durup da acaba bizi ne zaman düşünecekler diye beklemek her geçen gün yaşamımızı daha da kötüleştirmekten başka bir şeye yaramıyor. Bizim canımızı düşünmeyenlere biz de canımızı emanet etmeyeceğiz. Onlara el açmayacağız. Çünkü bizim üreten ve paylaşan ellerimiz var.

Şimdi dönüp birbirimize bakmanın vaktidir. Dayanışmayı bilen halk olarak, bize unutturulmaya çalışılan bu kültürümüzü dayanışma ağlarıyla yeşertiyoruz. Bunu büyüteceğiz. Bu mahallelerde, bu ilçelerde yaşayanlar bizsek ve kaderimize terk edildiysek, kaderimizi ellerimize almanın vaktidir.

1 aydan uzun bir süredir, 20’den fazla mahallede ve merkezde çalışma yürüten dayanışma ağlarında, temel ihtiyaçlarımız başta olmak üzere tüm yaşamsal konularda sorunlarımıza beraber çözüm üretiyor. Dayanışmanın verilen emekle nasıl bir güce sahip olduğunu hep beraber deneyimliyoruz.

Herkesin yapabileceği bir şey var

Dayanışma ağlarının belediye hizmetlerinden farkı, ağa katılan herkesin özne olmasına olanak sağlamasıdır. Dayanışma ağları yardım dağıtmaz, ihtiyaçları dayanışma ile örgütler. Yani örneğin gıdaya ihtiyacı olan bir komşumuzun bu ihtiyacına çözüm üretirken, kendisinin ne konuda emek verebileceğini ona sorar; örneğin sağlık çalışanları için siperlik üretmesini isteriz. Aynı zamanda dayanışma ağlarında herkesin sürece fikriyle katılmasını, öneriler geliştirmesini teşvik ederiz.

Örgütlenme

Dayanışma ağları bizim için, toplumun kendi yaşamını örgütleme alanıdır. Ağlardaki gönüllülerden kimi belki mahalledeki bakkal, sucu, sağlık kuruluşu ve eczanelerin verilerini toplayacak; buralarda gıda ve ilaç durumunu takip edecek, kimi yerelde stokçuları/karaborsacıları tespit edecek, kimi aşevi örgütleyecek, kimi onun temizlik ve hijyen denetimini yapacak, kimi ise bilgi ve deneyimlerini aktaracak… Karşımıza çıkan her konu, her ihtiyaç bir örgütlenme konusudur.

Hem tartışma, hem pratik

Dayanışmayı geliştirmek için öneriler geliştirir ve bunları tartışırken, bu tartışmaların işi yapmanın önünde engel olmaması gerekir. Aynı şekilde, yapılan çalışmaların yoğunluğu ve ihtiyaçların aciliyeti de, ağlardaki gönüllülerin yeni öneri ve fikirlerini tartışmasının önüne engel olmamalı.

Dayanışma ağlarında bugüne kadarki deneyimlerimizden yola çıkarak tüm gönüllülere beraber geliştirebileceğimiz önerilerimiz var:

  • Dayanışma ağı kurduğumuz alanımızda (mahalle veya ilçe) ne kadar sağlık kuruluşu, ne kadar bakkal, sucu, eczane olduğunun bilgisini toplamalı, buralardaki çalışanlarla sürekli irtibat halinde olmalı; gıda ve malzeme durumuna dair bilgi sahibi olmalıyız.
  • Şimdiden yakıcı bir sorun haline gelen gıda problemini çözmek için gıda dayanışmasını geliştirmeli, aşevleri örgütlemeli, ortak kazanlar kaynatmanın hazırlıklarını yapmalıyız.
  • Ağları sokak sokak, bina bina yaygınlaştırmayı hedeflemeliyiz.   Bunun için dayanışma ağlarındaki gönüllüler olarak aynı yerelde yaşadığımız komşularımızın da dayanışmayı geliştirmek için sorumluluk almasını teşvik etmeli, birbirimizden haberdar olmalıyız.
  • Alanımızda hukuk, sağlık, eğitim gibi konularda doğru bilgiler verebilecek, mesleğine hakim kişilerle birimler oluşturmalı, doğru bilgilerin bütün alanımıza yayılmasını her yol ile sağlamalıyız.
  • Medya platformları aracılığı ile diğer dayanışma ağlarıyla birbirimizden haberdar olmalı, birbirimizin deneyimlerinden öğrenmeliyiz. Alanımızda gelişen dayanışma örneklerini en geniş biçimiyle yaygınlaştırmalıyız.

Çağırıyoruz;

Salgın sürecinde kendi kaderine terk edilmiş hisseden herkes; dayanışma ağlarına katılarak, emek vererek bu ağın parçası olun. Eğer bulunduğunuz yerellerde henüz bir dayanışma ağı yoksa, tanıdıklarınızdan başlayarak harekete geçin. Kendi gücümüze, yanımızdakinin gücüne güvenelim. Elimizden geleni dayanışmayla paylaştıkça, kaderimizi ellerimize alabiliriz.

Önümüzdeki dönemin en önemli konusu, toplumun örgütlenmesi olacak. Bizim gibi açlıkla hastalık arasında terbiye edilmeye çalışılanların gücü, her şeyi değiştirebilir. Bunu ancak biz başarabiliriz, ve beraber başarabiliriz!