Gezi Direnişi hayaleti…

Türkiye’nin üzerinde bir hayalet dolaşıyor; Gezi Direnişi hayaleti.

Tüm Saray medyası, bu hayaleti konuşuyor. Her gün, Gezi ile yatıyorlar, her gün Gezi korkusu ile kalkıyorlar. Her bir köşe yazarı, birilerini Gezici olmakla suçluyor. Her bir köşe yazarı, Gezi’ye küfürler yazarak Saray’ın gözdesi olmak için avantaj kovalıyor. Her yeni olayda, birdenbire, birbirlerini yeni bir Gezi Direnişi ile korkutuyorlar. Erdoğan, her gün Gezi üzerine nutuklar atıyor. Her adımda bir yeni Gezi şüphesi arıyorlar. Bir kadın tacize uğrayıp sesini çıkartınca Gezi’den söz ediyorlar. Bir üniversitede en küçük bir eylem gelişirse Gezi Direnişi’ni hatırlıyorlar.

Baskı aygıtının açık bir uzantısı olarak örgütlenen yargı, Gezi davaları açmakla uğraşıyor. Kendilerine en küçük bir muhalefet sözü söyleyenleri Gezi iddianamelerine koyuyorlar. Gezi Direnişi’ni lanetlemeyen herkesi Gezici olarak yargılamaya çalışıyorlar. İpliği pazara çıkmış Gezi yalanlarını ısıtıp ısıtıp yeniden halkın önüne sürüyorlar.

Saray medyası ve iktidar, en gelişmiş yalanlarını Gezi Direnişi sürecinde “besteledi”. Altında kaldıkları Gezi yalanlarını, hâlâ gerçekmiş gibi yeniden ve yeniden süslüyorlar. Tüm kadroları, tüm militanları, tüm trolleri, Gezi Direnişi ile ilgili yazıp çiziyor.

Ama nafile.

Gerçek anlamda iktidar, tüm devlet çarkı, Gezi Direnişi hayaletinden korkuyor. Korkuları boylarını aşıyor.

Kriz mi var, işsizlik mi artıyor, işçiler eyleme mi kalkışıyorlar, tren kazasında yakınlarını kaybedenler mi var, Cumartesi Anneleri direnişe devam mı ediyor, hepsi Gezi süreci ile bağlantılı hâle getiriliyor ve üzerlerine Gezi’de kullandıkları TOMA’larla, yalanlarla, şiddetle, devlet terörü ile saldırıyorlar. Tren kazasında yakınlarını kaybedenlere saldırıyorlar.

FETÖ adını taktıkları ve o günlerde kendileri ile birlikte hareket eden tarikatların Gezi’nin bizzat içinde olduklarını söylüyorlar. Yetmiyor, “yerli ve milli” duruş sergilemek için olsa gerek, kendilerini yaratan efendileri emperyalist güçlerin Gezi’nin planlayıcıları olduklarını söylüyorlar.

Bir yerde ses çıkartan bir “ünlü” gördüler mi, tereddüt etmeden, Gezi’de nerede olduğuna bile bakmadan, onu Gezici ilan ediyorlar.

Öyle ise, bizim de, işçi sınıfının da, halkın da bu Gezi’den yeniden öğrenmesi gerekiyor. Bir kere daha, Gezi Direnişi’ne aktif katılmış olalım, olmayalım, Gezi Direnişi üzerine düşünmemiz gerekiyor.

Gezi, bir kendine gelmedir. Kitlelerin koyun olmaktan çıkması, haksızlığa, suskunluğa, boyun eğmeye bir dur demesidir.

Gezi, tüm eksikliklerine rağmen, bir özgürleşme, bir nefes almadır.

Gezi, halkın kendini tanımasıdır, kendi gücünü görmesi, yalnızlığı, suskunluğu, sinmişliği reddetmesidir.

Gezi, alanlara kendiliğinden bir akma şeklinde de olsa, bir paylaşım deneyimidir, kabuğunun içinde yaşamaya son vermek, yanındakine güvenmek deneyimidir.

Gezi bir direniştir. Gezi, özgürleşme, direnme ve güzelleşmedir. Gezi kendin olabilmek için ayağa kalkmadır. Gezi, erkek egemen ideolojinin altında, yanındaki kadına insan olarak bakabilme deneyimidir. Gezi, gençliğin güvenilmez olduğunu öğütleyen egemen ideolojiyi bir darbedir, gençleşmektir.

Gezi uyuyan yığınları uyandırma girişimi, onları dürtme direnişidir. Gezi, işçi sınıfının gözlerini açması için bir hamledir. Gezi, burjuva egemenliğin sınırlarının ortaya konmasıdır. Gezi, umuttur, umudun yeşermesidir. Gezi, insana güvenmenin kendisidir. Gezi, kokuşmuş karanlığın sonunu gösteren bir ışıktır.

Gezi, geleceğin ve aydınlığın mayalanmasıdır.

Gezi, aklın açılması, kitlelerin zekâlarının ortaya çıkması, aklın gençleşmesi, toplumsal ön yargıların yıkılması yönünde bir girişimdir.

Gezi, kitlelerin toplumsal patlamasıdır. Toplumsal patlama yolu ile uyanıştır.

Gezi, korku duvarının delinmesidir.

Gezi, “kırmızılı kadının” biber gazı ile tanışma sürecidir.

Gezi, TOMA karşısında gitar çalmayı denemek demektir. Gezi, TOMA’nın biberli tazyikli suyuna karşı ayakta kalmayı öğrenme sürecidir. Gezi, limon ve talcid ile direnme gücü elde etmeyi öğrenme sürecidir.

Gezi, meydanlara akma sürecidir. Meydanları işgal etmenin yetmediğinin öğrenildiği direniş sürecidir.

Gezi, kitlelerin akıllarının açılması, kendi deneyimleridir. Kendi deneyimleri ile öğrenmenin müthiş bir örneğidir. Gezi, hızlı bir öğrenme sürecidir. Gezi, sosyalizmin okullarından biridir, öyle olacaktır.

Şimdi, bu dolaşan Gezi Direnişi hayaletinden, işçi sınıfı ve kitlelerin öğrenme dönemidir. Şimdi, direnişi daha da büyütme ve daha örgütlü hareket edebilmeyi öğrenme dönemidir. Hiçbir baskı, hiçbir şiddet, hiçbir korkutma girişimi bu süreci yok edemez.

Gezi Direnişi, alttan alta, derinden derine yanan bir ateştir. Prometeus’un çalıp insana verdiği ateşin modern toplumda kullanılış şeklidir.

Gezi Direnişi hayaleti, ancak örgütlenerek, ancak hayatın her alanında direnerek bir vücut bulacaktır. Gezi Direnişi hayaleti, Anadolu’nun genç kadın ve erkeklerinin ellerinde, özgürlük ve sosyalizm mücadelesinin örgütlenmesinde yoğrularak maddeleşecektir. Gezi Direnişi bu yolla devrimin kaldıracı olacaktır

Biz Geziciyiz.

Siz gidici.