Ya bu düzenle çürümek ya da insanca bir yaşamı örmek

Geçtiğimiz günlerde yine bir taciz haberini internet sayfalarında okuduk. Habere konu olan görüntülere göre tutuklu avukatlar için eylem yapanlara saldıran polis bir kadını gözaltına alınırken fiziki tacizde bulunuyor. Bunun üzerine emniyetten tutun saray medyasına, yargısından Soylu’ya herkes taciz edilen kadın üzerinden bir karalama kampanyasına girişiyor. Dikkat ederseniz tacizciyi aklama değil taciz edileni karalama kampanyasıdır söz konusu olan. Gördüğümüz üzere de olanları gizlemeye yahut üzerini kapatmaya çalışmamaktadır aksine savunmaktadır. Saray rejimi tam da budur; ne kadar rezillik, kepazelik ve ahlaksızlık varsa hepsi onun kendini var etme biçimidir, başka bir şey beklenemezdi.

Bugün tacizci polise “evladımız” diyenler daha dün tecavüz edilip camdan atılan Şule Çet için düzmece adli tıp raporları vermedi mi? 45 çocuğa tecavüz edilmesiyle kendini duyuran Ensar Vakfı bugün belki de yüzlerce okulda ders vermiyor mu? Daha bunlar gibi birçok örneğe günlük hayatımızda rastlıyoruz. Bütün olup bitene, her gün izlediğimiz, okuduğumuz cinsel saldırılara cinayetlere ve savunucularına karşı sessiz kalmak aynı şekilde suça ortak olmak demektir.

Daha kaç tacizin, tecavüzün yaşanması daha kaç insanın ölmesi gerekmekte bunun anlaşılması için? Bizler çözümü ellerimizle yaratmadıkça bütün bu rezilliğe onay veriyor değil miyiz bir yönüyle de? “Bu kadarı da fazla” dediğimiz olaylar gün geçtikçe daha çirkin bir versiyonuyla karşımıza çıkıyor, “bu kadarı” fazla değilmiş, hatta yeterli bile değilmiş demek ki bu rezilliğin sonu gelmiyor. Demek ki bizlerde daha kirlisini, daha çürümüşünü de görmeye razı, olan biteni kanıksayan bir taraf var. O taraf sayesinde bu kepazeliğe rağmen uykularımız kaçmıyor. İşte o tarafımız bizi bütün bu çürümüş sisteme karşı sesimizi yükseltmemize, bütün bu sistemi reddetmemize engel oluyor. İşte o tarafımız, sistemle çürüyen tarafımızdır.

Her şey apaçık: Bu düzenin içinde kendini tarifleyip insan olmak mümkün değil. İki seçenek var, ya bu düzenin içinde o çürüyen tarafı büyütecek, nihayetinde insan dışı, çürük bir varlık haline geleceksin. Ya da bütün bu düzeni reddedip, ona karşı duracak, bu sistemi ellerinle alaşağı etmenin yolunu bulacaksın.

Devrimci öğrenciler olarak çağrımızdır:

Yaşananların hepsi mevcut düzenin çürümüşlüğünün sonucu olduğu gibi çözümü de sisteme karşı olanlardadır. Bu sistemin kirlettiği insanlığı ancak ona karşı durarak temizlemek mümkündür ve bu pisliği de temizleyecek olan devrimdir, devrimcilerdir. Gelin; insan kalmak, insan olmak, insanca yaşamak için devrimcilerin safında örgütlenin!