Ya sosyalizm ya ölüm.

Hayır, kaç kadının öldürüldüğünü anlatmayacağız. Kaç kadının tacize, tecavüze uğradığını söylemeyeceğiz. Hatta kaç kadının sömürüldüğünü de, bunların kapitalizmin yasası gereği olduğunu da, adaletin olmadığını da anlatmayacağız. Devletin ne menem birşey olduğundan da, kadınları korumadığından da korumayacağından da bahsetmeyeceğiz. Bu sayılara, teşhirlere ihtiyacın kalmadığı bir noktada yaşıyorsak eğer biraz bizden söz etmenin zamanıdır.

Dünya isyanda!

Latin Amerika’dan Ortadoğu’ya ezilenler, bu dünyanın lanetlileri isyanda. Dünyanın her yerinde emekçiler, işçiler, kadınlar, gençler sokakta. Başka seçenekleri olsaydı eğer belki lazerle drone düşürmeye çalışmazlardı, belki sokağa çıkma yasağını marşlar söyleyerek kırmazlardı, hatta belki eylemlerde yüzlerce arkadaşları ölürken bir daha eyleme çıkmaya çekinirlerdi. Başka bir seçenekleri olsaydı eğer…

Ama yok! Bu yeryüzünün hiç bir noktasında itiraz edilmeden yaşanılacak bir toprak parçası mevcut değildir. Peki ya biz? Bizim başka bir seçeceğimiz var mıdır? Mesela siyanürle intihar etmek mi, öldürülmeyi beklemek mi? Mesela işten atılmamak için mobbinge, hakarete, aşağılanmaya yani her şeye boyun eğmek ama yine de geçinememek mi? Mesela tacize uğrayınca susmak mı tecavüzcüyle evlendirilmek mi? Bir ihtimal daha var o da ölmek mi diyelim?

Her şeye rağmen ve her şey ile birlikte direnişi büyütenler de var. Ya sosyalizm ya ölüm diyerek yaşayanlar da var hala. Ve doğrudan söylemek gerekir ki biz yaşamak için buna mecburuz.

Artık yaşanan binlerce kadın cinayetinin sebebini, çocuklara tecavüz eden aklın kökenini, bunları yargılama kisvesi altında kurulan adalet sistemini biliyoruz. Bunları duyan, gören herkes zaman zaman aklından geçiyor neden insanlar çıldırmıyor diye, neden daha fazlasını yapmıyor diye. Öncelikle kendileri cevaplamalıdırlar.

Ama kabul etmek gerekir ki belki bu metin bir çıldırma halidir. Örgütlenmeye çağırdığı insanlara neden yapmıyoruz daha da fazlasını yapalım diye kızma, bağırma halidir hatta sen olmayınca olmuyor işte gel tut bir işin ucundan bitirelim artık yeter deme halidir.

Değişik bir önerimiz yok. Herkesi örgütlenmeye, bu çürümüşlüğe karşı mücadele etmeye, gücünü yanındakinden almaya, başkaldırmaya çağırıyoruz.

Biliyoruz yılların alışkanlıkları var. Evde yapılması gereken bir yemek, temizlik, bakılması gereken bir çocuk var, ‘şanslıysan’ gidilmesi gereken veya ‘şanssızsan’ milyonlarla birlikte aranması gereken bir iş var. Bunlar yoksa eğer devrimci sosyalistler kadın hareketine kaba bakıyor, ya sosyalizm ya ölüm diyerek bunu erteliyorlar dediğin bir yer var. Devrimden bakıyoruz, çünkü kadını sömüren, zincirleyen, erkeği yaratan sistemi biliyoruz. Fakat kadınları özgürleştirecek başka bir öneri varsa eğer gerçekten duymak, bilmek, özgürleşmek isteriz. Biz bu zincirleri seninle beraber yürüyerek kırmak isteriz.

Emine Bulut için, Rabia Naz için, Şule Çet için, Nadira Kadirova için ve direnen işçiler, emekçiler ve kadınlar için ve mücadele etmek için bir gücü görmeyi bekleyenler için çağırıyoruz seni. Tüm sorularınla birlikte ama mücadele etmek dışında bir seçeceğinin olmadığını bilerek. Ya sosyalizm ya sosyalizm diyerek.